Nedir?

Nedir?

Haziran 2021

badana nedir

Badana Nedir?

Badana Nedir? Badana Nasıl Yapılır?

Çocukken evde tadilat yapıldığı zamanlarda badana kelimesini sıklıkla duyardım. O zamanlar genelde birlikte kullanıldıkları için badana ve boyanın aynı anlama geldiğini düşünürdüm. Her ne kadar temel görevleri aynı olsa da badana ile boya birbirinden farklı terimlerdir. Bu yazımda badana nedir ve badana nasıl yapılır sorularına bu yazımızda elimizden geldiğince cevap vermeye çalışacağız.

badana nedir

                                                      Badana Nedir?

Badana Nedir?
Binaların, duvarların veya ağaçların dış kısmına fırça kullanılarak ya da püskürtme yöntemi ile sürülen kireçli suya badana adı verilir. Kullanım amacı boya yapılmadan önce duvarı koruyacak, temizleyecek bir astar yüzey oluşturmaktır. Eskiden sadece kireç badana kullanılırken günümüzde plastik badana da yaygın olarak uygulanmaktadır.

Binada bulunan duvarların sıvası bittikten sonra pürüzsüz bir yüzey elde edilir. Bu yüzeyin rengi, yapıldığı malzemeden dolayı estetik değildir. Bu yüzden göze daha çok hitap eden bir görüntü elde etmek için boya badana yapılması gerekir. Burada akla badana nasıl yapılır sorusu geliyor. Bu konuya da değineceğim fakat öncesinde badana ile ilgili biraz bilgi vermek istiyorum.

Badana Çeşitleri Nelerdir?
Altı adet badana çeşidi vardır.

  • Kireç Badana: Halk arasında adi badana olarak da bilinir. Sönmemiş kirecin suda söndürülerek şap veya tuz ile karıştırılması sonucu elde edilir. Piyasada hazır olarak satılan badana kireçleri bulunmaktadır.
  • Plastik Badana: En ayırt edici özelliği uygulandığı yüzeyi diğer badana çeşitlerine göre daha iyi korumasıdır. Kireç badana ile kıyaslandığında daha pahalıdır ancak kullanım ömrü kireç badanaya göre daha uzundur. Islak bez ile silinebilir. Bu özelliği evde yaşayan insanlar için büyük kolaylık sağlar.
  • Tutkallı Badana: Pudra kıvamında toz halinde bulunan tutkal ile boya karıştırılarak elde edilir. Karıştırma işleminden sonra en az 2 saat beklenmesi gerekir. Tutkallı badanada hiç kireç bulunmaz.
  • Çimento Badana: Renk olarak çimentoya yakın bir ton elde edilmek istendiğinde tercih edilir. Betonarme, beton briket yüzeylere su çimento karışımının uygulanması sonucunda elde edilir.
  • Kazein Badana: Mat görünüm istenen; korniş, sütun vb. yüzeylerde kullanılır. Kireç badana ile belirli oranda sütün karıştırılması ile oluşur.
    Mermer Badana: Mermer kirecinden elde edilir. Yapı itibariyle kireç badanaya benzer. İsteğe bağlı olarak içine renklendirici de katılabilir.

Badana Nasıl Yapılır?
Badana nedir yazıma badana nasıl yapılır sorusunu cevaplandırarak devam etmek istiyorum. Badana yaparken çok dikkat edilmesi gerekir. Yanlış yapılan uygulamalar zaman kaybına ve gereksiz iş maliyetine neden olur. Adım adım bu konuyu sizlere anlatacağım.

  • Öncelikle badana yapılacak oda boşaltılır. Badananın temas ettiği mobilyalar kullanılamaz hale gelebilir. Bu yüzden badana yapılacak oda dikkatli şekilde boşaltılmalı ve yerler bir naylon ile kaplanmalıdır.
  • Badana yapmaya başlamadan önce odadaki avizeler sökülmelidir.
  • Hangi badana çeşidinin kullanılacağına karar verilir.
  • Kullanılacak olan badana karışımı hazırlanır. Badana iyi şekilde karıştırılmalıdır.
  • Fırça yardımıyla badana yüzeye uygulanır.

Tavsiye Yazı: Saten Alçı Nedir?

Nisan 2021

Şantiyede Betona Su Eklemek

Şantiyelerde beton dökümü sırasında karşılaşılan en büyük problemlerden bir tanesi betona su eklenmesi konusudur. Beton dökümünde betonun işlenebilirliğinin artırılması, betonun dökümü, yayılması, mastarlanması ve perdahlanması için gereken işgücünün azaltılması amacıyla özellikle işlemi gerçekleştiren elemanlar tarafından betona su ilave edilmesi sık sık talep edilmektedir. Hatta bu talep kimi zaman şantiye şefinden gizli bir şekilde direkt olarak beton mikseri ve pompa operatörüne yapılmaktadır. Gerek acelecilik, gerekse teknik bilgi yetersizliğinden bu talebin yerine getirilmesi ve şantiyede betona su katılması, hem beton kalitesini düşürmekte, hem de yapının servis ömrü boyunca birçok riske açık hale gelmesine neden olarak yapının ömrünü kısalmasına neden olur.

Betona Su Eklemek Zararlı mıdır?

Öncelikle belirtmek gerekir ki betonun kıvamı ve işlenebilirliği sadece içerisindeki su miktarına bağlı olmayıp, agrega tane dağılımı, tane şekli, çimento miktarı, hava ve katkı maddeleri de bu konuda belirleyicidir. Beton mukavemeti diğer faktörlere de bağlı olduğu gibi su/çimento oranına da bağlıdır. Burada önemli olan konu, betona gereğinden fazla katılan suyun, su/çimento oranını artırarak betonun dayanımını düşürmesidir. Hatta genel olarak beton karışımına giren su miktarı azaldıkça dayanım artmaktadır. Bu su ve çimento oranı diğer malzemeler de göz önüne alınarak beton santrallerinde hava ve ortam şartlarına, betonun kullanılacağı elemanlara ve yapıya göre hassas olarak belirlenir ve uygulanır.

 

Şantiyede betona su eklenmesi, betonun dayanımını düşürmesinin yanında, betonun bünyesinde çimento ile reaksiyona (hidratasyona) girmeyen fazla suyun boşluklar bırakmasıyla betonu geçirimli bir malzeme haline getirir. Bu da yapının taşıyıcı sisteminin su vb. etkilere maruz kaldığında suyun betonun bünyesinde ilerlemesine, betonun dökülmesine ve donatının paslanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca su içinde bulunan klor, sülfat vb. zararlı etkenler beton ve donatıya zarar verebilmektedir.

Yine gereğinden fazla sulu kıvamdaki betonların içerisindeki agrega ayrışma eğilimi sergilemektedir. Agregadan uzaklaşan su yüzeye çıkmakta ve homojen bir beton oluşumunu engelleyerek, hedeflenen kesitlerin oluşmasına dolayısıyla da beklenen sistemin oluşmasına engel olmaktadır.

Dolayısıyla betonda kullanılacak su optimum miktarda seçilmektedir ve bu miktar santralde belirlenmektedir. Kıvama şantiyede müdahale edilmemeli, beklenen kıvam, özellikler, mesafe, döküm hızı ve katkı maddeleri gibi faktörler beton siparişi sırasında bildirilerek optimum beton tasarımı sağlanmalıdır.

Donatı Nedir

Bir yapının inşasına baktığımızda gözümüze çarpan birkaç yapı oluyor. Mesela bir evin inşaatında katların çıkılışını gözünüzle görüyorsunuz. Fakat kat betonunun belli yerlerinde uzun çeliklerin belli şekillerde yukarıya doğru uzandığını fark etmişsinizdir. İşte kullanım şekiller farklı olsa da, zihninizde canlandırdığınız bu çelik oluşumuna donatı denir.

İçeriğinde her zamanki gibi grafikler, sayısal ifadeler barındırsa da; biz yine de tanımlar ve kısa bilgiler üzerinden gitmeyi tercih ediyoruz.

Betonarmenin ne olduğundan kısaca bahsedersek, donatıyı da daha rahat anlayabiliriz. Adı üstüne beton ve arme kelimeleri birleşiyor ve betonarme dediğimiz şey ortaya çıkıyor. Arme kelimesinin anlamı ise çelik demek. Yani betonarmeyi oluşturan iki üyeden biri betonken, diğeri de çelik, yani donatı.

Donatı (Çelik) Sınıfları

Kullanılacak çelikleri, içeriğindeki malzemeler veya yapılış biçimi açısından 2 gruba ayırıyoruz.

1-Sıcakta Haddelenen Çelik : Bu çeliklerin sertlik seviyesi doğaldır. (Hadde: Merdaneleri yardımıyla çeliği istenilen kalınlık, uzunluk veya genişliğe getiren araç.) Üretildiği yer ve yapılacak yatırımların büyük olması gerekir. Zira bu türden çelikler elde etmek için krom, silisyum, nikel, karbon, magnezyum, vanadyum gibi elementler kullanılır ve bunların oranları ayarlanmalıdır.

2-Soğuk Çekme Yöntemiyle Üretilen Çelik: Düşük sıcaklıklarda veya burulma yöntemiyle üretilir ve çeliğin moleküler yapısıyla oynanır. Bu işlem çelik dayanımını arttırır.

Donatı Türleri

Farklı yerlerde kullanılmak üzere donatı çeşitleri de farklılık göstermektedir.

1-Hasır Donatı (Çelik Hasır): Soğuk çekme yöntemiyle üretilen çelikler kullanılarak oluşturulur. Kullanıldığı alanlar:

  • *Prefabrik Yapılar
  • *Baraj ve Kanallar
  • *Toplu Konutlar
  • *Tünel Kalıpları
  • *Yol Betonları
  • *Metro İnşaatları
  • *İstinat Duvarlarında

2-Fore Kazık: Diğer ismiyle dökme betonarme kazık olan fore kazık, zeminin delgi makinesiyle açılması sonucu oluşan boşluğa yerleştirilir.

Kullanıldığı alanlar:

*Derin temel uygulamalarında

*Yer altındaki su seviyesinin yüksek olması durumunda suyun temele veya bodruma girmemesi için geçirimsizlik perdesi olarak kullanılabilir.

3-Kafes Donatı: Duvar ve döşeme imalatlarında kullanılabilir.

Donatı Elemanları

1-Etriye: Yönetmelik tanımına göre etriye, taşıyıcı elemanları birbirine bağlayan ve etkiyen kuvveti aktaran, enerjiyi sönümleyen bir şekilde olması gerekir. Yani çelikleri birbirine paralel olarak bağlayan elemanlardır. Asıl görevlerinden biri ise, kalıp yapılacak donatının düzgün ve dik durmasını sağlamaktır. Seyrek biçimde kullanılan etriye dayanım artışını pek fazla kullanamaz fakat sık etriye dayanım artışını belirgin şekilde kullanır.

     

2-Çiroz: Donatı ve etriyeleri karşılıklı olarak bağlayan demirlerdir. Böylece düşey donatıların yer değiştirmesini önleyerek sabit kalmasını sağlar. Deprem esnasında yatay kuvvetlere karşı koyarlar ve herhangi bir basınçta etriyeyle birlikte yanal kuvvetleri taşırlar.

Etriye kolon, kiriş gibi taşıyıcı elemanların düşey donatılarını çepeçevre sarar. Çiroz ise düşey donatıların aralarındaki mesafelerin sabit kalmasını sağlar.

Paslanmaz Çeliğin Hayatımızdaki Yeri

Paslanmaz Çelik her geçen gün kullanım alanını geliştirmekte olan bir üründür. Dev yapılardan çatal bıçağa kadar pek çok ürünün ham maddesi olan paslanmaz çelikler birçok özelliği ile tercih edilmektedir. Paslanmaz çelikler kullanım miktarları ile ülkelerin gelişmişlik düzeylerini dahi etkileyen kriterlerden biri olarak ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

Paslanmaz çelikler korozyon dayanımlarının yüksek olması ve hijyenik olması özellikleri ile ön plana çıkmakta ve bu özellikleri çerçevesinde kullanılmaktadır. Paslanmaz çelik malzemeler günlük hayatta da birçok yerde karşımıza çıkmaktadır. Peki bu denli yoğun kullanımı olan paslanmaz çelikler ne gibi yerlerde ne şekilde hangi özellikleri nedeni ile kullanılmaktadır.

Paslanmaz çeliklere günlük hayatta en yoğun şekilde metrobüs duraklarından tutunda birçok apartmanda ya da okullarda kullanılan korkuluklarda karşımıza çıkmaktadır. Küpeşte olarak adlandırılan bu yapılar paslanmaz çeliklerin şık görünümü ve dayanıklı olması nedeniyle tercih edilmektedir. Küpeştelerde paslanmaz çelik borular ve paslanmaz çelik dirsekler yoğun olarak kullanılmaktadır. Genel olarak küpeştelerde polisajlı olarak adlandırılan borular kullanılıyor olsa da bazı alanlarda satineli borularda kullanılmaktadır. Şık ve modern görünümü nedeniyle tercih edilen paslanmaz çelik borular açık alanlarda da bulunan korkuluklarda da her türlü hava koşuluna karşı yüksek dayanımı nedeni ile kullanılmaktadır. Küpeşte olarak kullanılan paslanmaz çelik borular genellikle 304 kalite olarak tercih edilmektedirler. Pek fazla olmasa da kullanılan ortamın tuzlu ya da asitli ürünlere maruz kalabilmesi ön görülen ortamlarda 316 kalite malzemeler kullanılarak daha uzun süre kullanılabilmesi sağlanmaktadır.

Günlük yaşantımızda bu denli hayatımızın içinde olan paslanmaz çelikler hayatımızda görünenin yanında görünmeyende birçok noktada etkin rol almaktadırlar. Arka planda olması nedeniyle pek fark edilmese de hayatımıza birçok noktada temas ederler. Kısa kısa bahsetmek gerekirse.

Gıda sektöründe paslanmaz çelikler hijyen nedenleri ve sağlık şartları gereği çok yoğun bir biçimde kullanılmaktadır. Paslanmaz çelik borular olsun paslanmaz çelik miller olsun pek çok noktada kullanılmaktadır. Gıda sektöründe paslanmaz çelikler iki ana bileşende kullanılmaktadır. Bu bileşenlerin birincisi gıda makinalarıyken ikincisi paslanmaz çelikten imal edilen gıda hatlarıdır. Paslanmaz gıda makinalarında dış yüzey paslanmaz saclardan imal edilirken içlerinde bulunan karıştırıcılar millerden yapılmaktadır. Gıda makinalarında şasede genellikle paslanmaz çelik profillerden yapılmaktadır. Paslanmaz çelikten imal edilen gıda hatları genellikle çikolata gibi akışkanların taşındığı işlerde kullanılmaktadır. Hatta çikolata gibi donma ihtimali olan ürünlerde cidarlı denilen hatlar kullanılmakta ve sıcak su ile hattın içinde akış sürekli hale getirilmeye çalışılmaktadır.

Gıda hatlarında paslanmaz çeliklerin kullanılmasının ana sebebi paslanmaz çeliklerin hem yüksek korozyon direnci hem de üzerinde bakteri üremesini önleyen yapısıdır. Paslanmaz çelikler gıda gibi sağlık açısından önem arz eden yerlerde kullanılarak hem daha uzun süreli bir kullanım elde edilirken hem de sağlıklı bir şekilde üretim yapılması sağlanmaktadır.

Paslanmaz çelikler ayrıca petrokimya sektöründe de kullanılmaktadır. Petrokimya sektöründe kullanılan maddelerin korozatif yoğunluklarının yüksek olması paslanmaz çeliklerin kullanılmasında ana etkenlerdendir. Korozyon dayanımı oldukça yüksek olan paslanmaz çelikler bu sektör için olmazsa olmaz ürünlerdir. Petrokimya sektöründe yüksek basınçların olması da paslanmaz çeliklerin kalın etli ya da çekme olarak adlandırılan tipini kullanılmasına yol açmaktadır.

Yukarıda kısaca bahsettiğimiz kullanımlarının yanı sıra paslanmaz çelikler ilaç, boya, enerji, makine imalatı gibi sektörlerde de kullanılmaktadır. Paslanmaz çelikler bünyelerinde barındırdıkları birçok özellik ile hayatımızda ki yerlerini her geçen gün bir adım daha öteye taşımaktadır.

Mart 2021

Riskli yapı süreci nasıl yürütülecek?

Depreme karşı dayanıklılığı ve içinde yaşayanların can güvenliğinin olmadığı riskli yapıların tespitine yönelik işlemler 4 aşamada yapılıyor.

İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremle ilgili riskli yapı tespitine ilişkin sürecin nasıl yürütüleceği yeniden gündeme geldi.

Deprem, sel, heyelan gibi afetlerde içinde yaşayanların can güvenliğinin olmadığı yapılar diye adlandırılan “riskli yapılar”ın tespit edilmesine yönelik işlemler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca yürütülüyor.

Riskli yapılarla ilgili süreç, “tespit başvurusu”, “risk tespiti”, “riskli yapıların yıktırılması” ve “yıkım sonrası uygulama” olmak üzere, 4 ana aşamadan oluşuyor.

Tespit başvurusu

Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, riskli alan ile yapıların kentsel dönüşüm kapsamında sağlıklı ve güvenli yaşam alanları haline getirilmesi amacıyla çıkarılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında riskli yapıların her şeyden önce malikleri tarafından tespit ettirilmesi gerekiyor.

Riskli yapı tespitinde vatandaşların izleyecekleri ilk adım, lisanslı kurum ve kuruluşlara başvuru ile atılıyor.

Bu kapsamda vatandaşlar, yapıları için Bakanlıkça lisanslandırılmış kurum ve kuruluşlara “riskli yapı tespiti” yaptırılabiliyor.

Lisanslandırılmış kurum ve kuruluşların listesine de Bakanlığın internet sitesindeki “https://altyapi.csb.gov.tr/riskli-yapi-tespiti-ile-ilgili-kuruluslar” linkinden ulaşılabiliyor.

Riskli yapı tespiti işlemleri için maliklerden biri veya kanuni temsilcisinin dilekçe, güncel tapu durum belgesi ve kimlik belgesinin fotokopisi ile söz konusu kurum ve kuruluşlara başvurması yeterli oluyor.

Risk tespiti

Yapılan incelemeler sonucunda riskli olduğu tespit edilen yapılar, tespiti yapan kurum ve kuruluşlarca İstanbul’da ilçe belediyelere, diğer illerde ise Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine bildiriliyor.

İtiraz olursa belediyeler ve il müdürlüklerince yapıyla ilgili raporlar tekrar inceleniyor. Eksik veya yanlış hususların bulunması halinde raporlar ilgilisine iade edilirken, uygun bulunan tespitlere yönelik şerh bildirimi ilgili tapu müdürlüğüne iletiliyor.

Bu sürecin ardından ilgili tapu müdürlüğünce, tapu kütüğüne işlenen belirtmeler, riskli yapı tespitine karşı tebligat tarihinden itibaren 15 gün içinde hak sahiplerine tebliğ ediliyor.

Bu tebligatta riskli yapının bulunduğu yerdeki müdürlüğe dilekçe ile itiraz edilebileceği, aksi takdirde tebligat tarihinden itibaren idarece 60 günden az olmamak üzere belirlenen süre içinde yapının yıktırılması gerektiği de belirtiliyor.

Riskli yapının tespitine yönelik itirazlar da üniversitelerden bildirilen dört üye ile ikisi inşaat mühendisi ve biri jeoloji veya jeofizik mühendisi olmak üzere Bakanlık teşkilatında görev yapan üç üyenin yer aldığı teknik heyet tarafından inceleniyor.

Riskli yapı olarak tapu kütüğüne kaydedilen taşınmazların maliklerine, 60 günden az olmamak üzere süre verilerek, riskli yapıların yıktırılması isteniyor.

Riskli yapıların yıktırılması

Riskli yapıların 60 günlük süre içinde maliklerince yıktırılıp yıktırılmadığı, idarece mahallinde kontrol ediliyor. Riskli yapı, malikleri tarafından yıktırılmamışsa yapının idari makamlarca yıktırılacağı belirtilerek 30 günden az olmak üzere ek süre tanınıyor.

Bu süre sonunda da riskli yapıların maliklerince yıktırılmaması halinde, riskli yapılara elektrik, su ve doğal gaz verilmemesi ve verilen hizmetlerin durdurulması ilgili kurum ve kuruluşlardan isteniyor.

Riskli yapıların insandan ve eşyadan tahliyesi ile yıktırma işlemleri, mülki amirler tarafından sağlanacak kolluk kuvveti desteği ile idarece yapılıyor veya yaptırılıyor.

Yıktırılamayan yapılar Bakanlıkça veya il müdürlüklerince yıkılıyor veya yıktırılıyor. Bu yıktırmanın masraflarından malikler hisseleri oranında sorumlu oluyor.

Yıkım sonrası uygulama

Riskli yapıların bulunduğu parsellerde, yapıların yıktırılmış olması şartı aranmaksızın ve yapının paydaşı olup olmadıkları gözetilmeksizin, parsellerin birleştirilmesi, münferit veya birleştirilerek veya imar adası bazında uygulama yapılması, yeniden bina yaptırılması, payların satışı gibi işlemler bazında yeniden değerlendirme yapılıyor.

Bu süreçte bütün maliklerce oy birliği ile karar verilememiş olması durumunda anlaşma sağlanamayan maliklere ait taşınmazların değeri Sermaye Piyasası Kuruluna kayıtlı olarak faaliyet gösteren lisanslı değerleme kuruluşlarına tespit ettiriliyor ve bu değer de gözetilerek oy birliği ile anlaşmaya çalışılıyor.

Oy birliği ile anlaşma sağlanamaması halinde yapılacak uygulamalara sahip oldukları hisseleri oranında paydaşların en az üçte iki çoğunluğu ile karar veriliyor.

En az üçte iki çoğunluk ile alınacak kararlar ve anlaşma şartları İstanbul’da belediyelere diğer yerlerde il müdürlüğüne bildiriliyor. Alınan karara katılmayan maliklerin arsa payları, arsa payı değeri üzerinden anlaşma sağlayan diğer paydaşlara açık artırma usulü ile satılıyor. Satış işlemlerinin sonlanmasıyla birlikte uygulamaya geçiliyor.

Riskli yapısı yıkılan vatandaşlara yeni yapılacak konutlar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığından faiz desteği ve kira yardımı, devletin ilgili kurumları ve belediyeler tarafından da vergi ve harç muafiyeti gibi kolaylıklar tanınıyor.

Deprem İzalatörü Her Binada Kullanılır mı?

Deprem izolatörü dedigimiz mekanizma, yapının zeminden yalıtılması amacıyla kullanılır. Deprem kuvveti nasil oluşur hatırlayın: Zemin hareket eder, bu hareket neticesinde yapı yerinde kalmak ister, zemin ile yapı periyotlarıda birbirine yakınsa büyük atalet kuvvetleri(deprem kuvvetleri) oluşur…

Spektrum eğrisini düşünün. S(T) ‘nin 2.5 olduğu bir bölge var, bu bölge yapı periyodunun, zemin periyodu ile çakıştığı bölge, yani rezonans olan bölge. Bu bölgenin maksimum periyodu 0.90 saniye(TB=0.90 saniye). S(T)- T grafiginin xx ekseninde malum yapı periyotlari yer almakta. S(T)’ nin 2.5 oldugu bölgeden sonra, yani periyot 0.90′ i geçtikten sonra(en kotu zeminde), S(T) azalmaya başlamakta. Yapı periyodu 1.5, 2, 2.5, 3, 3.5 saniye gibi değerlere ulaştıkça, S(T) degeri de 2.4, 2, 1.6 gibi değerlere düşmekte. Rezonans ortadan kalkmakta. S(T)’ ye deprem büyütmesi demek yanlış olmaz.

Hesap ivmesini hatirlayin:

A=Ao x I x S(T)

S(T) ne kadar büyükse, deprem kuvveti de o kadar büyümekte. S(T) ne kadar küçulürse, yapıda oluşacak deprem kuvveti de o kadar azalmakta. S(T) ise yapı periyodu uzadıkça, küçülmekte.(spektrum eğrisine bakınız).

Deprem izolatörü’ nün görevi işte budur. Yapı periyodunu büyütüp, S(T)‘ yi küçültmek, daha az deprem kuvveti oluşmasını sağlamak. Izolatörler yapı periyodunu 3 saniye, 3.5 saniye yaparlar ve S(T) oldukça küçülür, dolayısıyla yapı da da daha küçük deprem kuvvetleri oluşur.

Deprem yalıtımının mantığını anladık. Bu bağlam da deprem izolatörü her binada kullanılır mı ona bakalım. Yazıyı buraya kadar okuyanlar muhtemelen uygulanır, iyi de olur diyecektir. Düşünmeye devam edelim. İzolator neden koyuyorduk, yapının periyodunu 3 saniye civarını getirmek için. Böylece daha küçük deprem kuvvetleri oluşuyordu. Şimdi 25-30 katli bir yapı düşünün. Yapının periyodu nedir? Yaklaşık 2.5 – 3 saniye. İzolatör ne yapıyordu: 3 saniye. O halde izolatör koymanın bu bina da bir anlami var mı? Zaten yapının periyodu 2.5 – 3 saniye. Paraya yazık, emeğe yazık. O halde yuksek yapılar da 25 – 30 katı geçen yapılar da izolatör koymak doğru değil sonucunu çikarabiliriz…

Şubat 2021

Kaba İnşaat Malzemeleri Nelerdir?

Kaba inşaat; Kum, çakıl, çimento, kireç, demir, tuğla, kalıp, kalıp bağlantı elemanları kullanılarak yapının taşıyıcı betonarme ve dolgu duvarları yapılmış, başka bir anlatımla henüz iç sıvası bitmemiş, çerçeveleri takılmamış, tesisatları döşenmiş ama aydınlanma vs. bitirilmemiş, boyanmamış inşaata deniyor.

Yukarıdaki tanımdan da anlaşıldığı gibi, kaba inşaatta aydınlanma yapılmamış; boyanmamış ve henüz iç sıvası yapılmamış olan yaplar, kaba inşaat olarak karşımıza çıkıyor.

İnşaatın kaba kısmının tamamlanıp tamamlanmadığı, tanımda geçen işlerin yapılıp yapılmadığı ancak “teknik bilirkişi” raporlarıyla anlaşılabiliyor.

  • Kum
  • Çakıl
  • Çimento
  • Kireç
  • Demir
  • Tuğla
  • Kalıp
  • Kalıp bağlantı elemanları

Eski Ev Satmadan Önce Dikkate Alınması Gereken Yapısal Onarımları

Satacak eski bir evin var. Belki taşınıyorsunuz, yükseltiyorsunuz, küçültüyorsunuz veya mülkünüzü satıyorsunuz. Her iki durumda da, hızlı bir satış elde etmenizi sağlamak için en çok alıcıyı çekmek istersiniz. Daha eski bir evi listelemeden önce üzerinde çalışmanız gereken dört şey şunlardır;

Eski veya Sızdıran Çatılar

Eski kiremitleri değiştirebilir, bacayı kapatabilir ve ön panonun ve alt kısımların haşerelerden veya çürümelerden arınmış olmasını sağlayabilirsiniz. Sızıntılarınız varsa, bir çatı müteahhitinin gelip soruna bakması gerekebilir. Küçük bir alanda tamir edilemeyecek kadar çok hasar varsa, çatının değiştirilmesi gerekebilir.

Sarkık Duvarlar ve Yapışkan Dolaplar

Evinizde bu sorunların olması yapı temeli ile ilgili bir sorun olduğunu gösterebilir. Temel teftişinizden bu yana 10 yıldan fazla zaman geçtiyse, evin altındaki levhayı kontrol etmek için biriyle konuşmak isteyebilirsiniz. Çatlaklar, yer değiştiren toprak ve erozyon, kir ceplerini kaldırarak levhanın seviyenin dışına çıkmasına neden olabilir.

Kapılarınızı ve pencerelerinizi açıp yapıştırmak zor olduğunda, alıcılar kaçınmaları gereken gizli temel sorunları olup olmadığını merak edeceklerdir. Evinizi piyasaya sürmeden önce bu sorunu çözmezseniz tekliflerinizi kaybedebilirsiniz. Ayrıca, ev teftişinde ortaya çıkan her şey bir sürpriz olacak ve çoğu alıcı, cebinizden para alarak taviz isteyecektir.

Düzensiz Zeminler

Bu sorun temelden kaynaklanıyor olabilir, ancak eski döşeme nedeniyle de olabilir. Ayaklarınızın zeminin ortasında battığı alanlar varsa, zemininizin bu kısmının çürüme veya su hasarı yaşama ihtimali vardır. Böcekler bir evi istila edebilir. Boru sızıntıları, zamanla kötüleşecek su hasarına neden olabilir. Duvardaki sızıntılar ve yoğuşma sorunları da çürümeye neden olabilir.

Listelemeden önce işi yaparsanız, eski bir evi onarmak genellikle daha ucuzdur. Bunu yapmazsanız, alıcı tamamen geri çekilebilir veya işi yapmak size pahalıya patlayabilir. Eski bir evi satmadan önce elektrik, çatı kaplama, döşeme ve temel sorunlarını düzeltmek, sonunda paradan tasarruf etmenizi sağlayabilir.